14 Aralık 2015 Pazartesi


Suat Süreyya'yı seviyor muydu? yoksa sevdiğini mi sanıyordu?
Sevgi zamanla azalır mı?

  Ben Suat'ın yerinde olmak istemezdim. Suat şartlardan dolayı her şeyi içinde yaşıyordu ve bu cidden yıpratıcı bir şey. Bana kalırsa Necib'in evli bir kadına aşık olma durumundan daha kötü Suat'ın durumu. Zavallı Suat, Süreyya olanları duyucak, duygularını anlayacak diye korkuyla yaşıyordu.

11 Aralık 2015 Cuma

Arkadaşlarım arasında kitabı bir tek ben beğenmişim gibi. Kime sorsam çok sıkıcı, olaylar çok uzatılmış gibi yorumlar alıyorum. Evet, başları biraz sıkıcıydı ama ben okudukça merak ettim ve kişilerin duyguları hakkındaki betimlemeler benim hoşuma gitti. Mesela Necib'in o yoğun duyguları, mahvoluşları, aşkından dolayı olan ölme isteği, bunların hepsi bize çok iyi yansıtılmştı.

15 Kasım 2015 Pazar



Müziğin ruhunu aşktan başka bir şeyle anlatamam. 

                                                                                                     Wagner

5 Kasım 2015 Perşembe

Kitaba ilk başladığımda birbirini çok seven iki insanla karşılaştım bunlar Suat ve Süreyya. Her şeyin harika ve kusursuz olduğu bir yaşam süren  bu ikili arada sadece evlerinin bulunduğu konumdan şikayet ediyorlardı. Süreyya'nın kardeşi Hatice'den de şikayet ettiği olurdu. Haklıydı da Hatice ortalığı karıştıran cadı bir kadındı. Romana Necip ve duygularının dahil olmasıyla her şey bambaşka oldu bana kalırsa. Kitabı heyecanla, merakla ve daha sık okumaya başladım mesela. Necip Suat'a olan aşkını o kadar derin ve tutkulu yaşıyordu ki bu bende hayranlık uyandırmıştı. Süreyya ve Necip birbirlerine duydukları aşkı sadece müzik ve gözler aracılığıyla ifade etmekteydiler. Suat nasıl Süreyya'dan nedensiz yere soğuyorsa bende garip bir şekilde zamanla Süreyya'dan soğudum. Kitabı saatlerce okuyup Suat'ın çaresizliğine ve Necip'in mahvoluşuna üzüldüm. Bazen en zıt şeyler olan sevgi ve öfkenin bir arada olduğu kavuşulmaz bir aşktı bu.

29 Ekim 2015 Perşembe



''Sevmek için bilmeyerek sevmek, sonra farketmek gerekir.''


Mehmet Rauf (d. 12 Ağustos 1875 - ö. 23 Aralık 1931), Türk edebiyatçı. İstanbul'da doğmuş ve küçük yaşta edebiyat ile ilgilenmeye başlamıştır. Bahriye Okulu'na gitmiş, İngilizce ve Fransızca öğrenmiştir. Yakından takip ettiği Halit Ziya Uşaklıgil'in eserlerine ve realizm akımına ilgi duymuştur. Fransız yazar Paul Bourget'yi okudu ve ondan etkilendi. 1896 yılından itibaren Servet-i Fünûn'da yazmaya başladı. Roman, hikâye ve tiyatro türünde eserler vermiştir. Psikolojik tahlillere büyük önem verir. Bu yüzden eserlerinde kahraman sayısı azdır.Romanlarında genelde İstanbul ve çevresinde yaşayan seçkin ailelerin arasında geçen aşk ilişkilerini konu almıştır. Zaman zaman şiirler de yazmıştır.




kaynak;https://tr.wikipedia.org/wiki/Mehmet_Rauf